30 Nisan 2010 Cuma

yerinde hiç yerli olmayan bir sessiz

sesler çarptı mı diline ?
bir tutam anladın
bin tutam anlattın ve
bir göz gördün
dilini döndüren bir sessizi;
hiç yerli değildi yerinde..

dil, dönerken
dişlerin ısırdı mı,
sana yabancı sesleri?
kulakların isyancı gibi
anlattı
duymak istemediklerini..
yerinde hiç yerli olmayan bir sessiz
senden uzaklaştırdı kelimelerini..

29 Nisan 2010 Perşembe

bi şapşaldı...

uçaklar, mavi göğe beyaz izler çizerlerdi
bi şapşaldı gülümseyerek düşlerdi..
üzerinde duygu izleri olan elbisesi
ceplerinde umudun misketleri vardı..
düz yolda gelmeye görsün heyecana
yıldızlara basar, ayağı kayardı
yeni boyanmış bi duvara yapıştığında yüzü
burnu bu işten nasibini alırdı ..

başka bi şey düşünürken
düşmeyen var mıydı? şaşardı..

kırmızı bi burunla yürürken
aldırmazdı..
kalbinde asılı çiçeği koklardı..
çiçek kırmızıya
burnu çiçeğe boyanırdı..

28 Nisan 2010 Çarşamba

sen o diğer çocuk musun?

sen o diğer çocuk musun?
gözleri çaresizlikten gülerken
kalbini susturmuş..

sen o diğer çocuk musun?
suçu olmayanlar için küçümsenen
ve hayat hiiç de umrunda değilmiş gibi
gülümseyen ....

sen o diğer çocuk musun?
sevilmedikçe
sevgi beklemeyen ...

sen o diğer çocuk musun?
kendine uzak olana uzaktan bakan
yakına gelemeyen
fark edilmeyen ...

sen o diğer çocuk musun?
yarışlarda arkada bırakılan
ve büyüdüğünde
engelleyenlerce suçlanacak olan..

sen o diğer çocuk musun?
kanatlarını koparan ellerin
seni sevgiden okşamadığını anlayan
canı yanan, susan, sustukça susturulan
canı yanan..

sen o diğer çocuksun
acısı duyulan, unutulan
kopmuş kanatlarının üstünden
kirli ayakkabılarımızla yürüdüğümüz
o diğer çocuksun
gözlerinin içine bakarken üşüttüğümüz..
o diğer çocuksun
karlar altında çırılçıplak yol kenarına bıraktığımız
kalın paltolarımızın içinde donmuş kalplerimizle
yanından geçerken
ellerimizi ceplerimize sakladığımız...

sen o diğer çocuksun..

20 Nisan 2010 Salı

balerin

balerin;
üçe kadar sayacaktı ki..
saydı ondan önce birileri.
uçurumun en ucunda
sol ayak parmağının ucunda yükseldi
gövdesiyle öne eğildiğinde
iki yana açtığı kollarıyla
dünyayı dengeledi..

14 Nisan 2010 Çarşamba

özgür kuş..

'an'lardır yolcuydu
denizden çıktığında
ıslak ayaklarına vuruyordu sahilin kumları
güneş alnını kokluyordu şimdi
yanan yüzüne dünya ayna tutmuştu
derin bir nefesti aldığı..
toprağa bastırdı ellerini ve dizlerini
toprak, içine çekti parmak izlerini
çiçeklerin yapraklarında yansıyorlardı
düşünceleri..
yeni kuruyan saçlarından bir damla düştü
kalbinin tam ortasına
ve uyandı düşleri...
kendine sokuldu baktı ve anladı
parmaklarına bağladığı kuşu sevdi
ve çözdü ipleri..
'kuş' özgürdü
kanatlarında çırparken geçmişi
bir saç teli kalmıştı tüylerinin arasında
onu gideceği yere kadar uğurlayacak söylenmemiş bir sözdü
kuş, uçacak, uçacak , uçacak
ve yeni düşler kuracaktı şimdi..

6 Nisan 2010 Salı

gökyüzü gezginleri..

yağmurda yüzünü kaldırdı göğe//
dünyayı gezip gelen damlalara açtı gözlerini//
hangi çıplak ayaklı çocuğun üzerinden geçti//
şimdi gülümsemesinden içeriye sızan //
yaşam yüklü bu gökyüzü gezgini?//
hangi kadın bulut olduğu zamanlarda,//
hediye etti ona gözlerini?//
belki uçakta giden bir hayalperest,//
heyecanlarıyla üstünden geçti..//
gökyüzü gezginleri derdi yağmurlara//
ve açardı gözlerini başını göğe kaldırıp//
bir çocuk, bir kadın ve bir hayalperest gibi..

5 Nisan 2010 Pazartesi

yürüdükçe...

sıkıştırılmış anların içinde
bir tünel açılır sen yürüdükçe..

4 Nisan 2010 Pazar

balıkadam...

kutla kendini küçük çocuk !

kendini kutla !

ve

yaşadıklarını kutsa !

insan bir tek kendini mi görmez,

ayaklarını hayata soktuğunda ?

korkma küçük çocuk !

hayatın derinleştiği yere geldiğinde

bir denizkızı yoksa bile karşı adada,

balıkadam ol ve dal suya !

kulaçlarken yaşam seni,

sen de onu kucakla!

dalıp çıktığın bütünde,

nefesin dalgalara karışarak sana ulaştığında

gülümse balıkadam!

dudaklarındaki tuzlu su güneşle kavrulduğunda ,

kapa gözlerini ve gülümse !

dalgalar kalbini adaya vurduğunda....

2 Nisan 2010 Cuma

manipulasyon

sana bir şekil çizdiler,
büründüğünde kendin olmayana
kabul ettiler seni
görüntün onları anlatırken,
uzaklaştığın kendin sana sırtını dönmekteydi..
ekseninde değişikliğin içindeki kutuplaşması
soğuturken düşlerini
olmadığın şeklin değişkeniydin ....