bir hediye verdi sevdiğine
kucakladığında açıldı paket
hediye uçuşkandı
akılda kalırdı
geri verildiğinde..
hediye eden saklardı sahibi için
kendi gölgesinde
güneşin ışıkları değemezdi
bir sırdı
verilen
sevenden sevdigine
leyla'dan emanet
28 Ocak 2010 Perşembe
27 Ocak 2010 Çarşamba
kayıtsız..
kaydedip kayıtsız kaldıklarını
kaybetti kayan yıldız anılarını
tek hatırladığı bir ışımaydı artık
üzüntüsünü durdurduğu o çığlık çığlığa zamanların
doğumlarını görmüştü
gülümsediği olmuştu
ağlamayı yakıştırmadığı aynalara
bakamadığı olmuştu
duygularının mesajlarına ..
konuşamadığı olmuştu
acılarını bir fal gibi kapatıp
kahkahalara açtığı olmuştu..
kendine kayıtsız kaldığı günlerin
çığlık çığlığa doğumlarında..
sustuğu olmuştu..
kaybetti kayan yıldız anılarını
tek hatırladığı bir ışımaydı artık
üzüntüsünü durdurduğu o çığlık çığlığa zamanların
doğumlarını görmüştü
gülümsediği olmuştu
ağlamayı yakıştırmadığı aynalara
bakamadığı olmuştu
duygularının mesajlarına ..
konuşamadığı olmuştu
acılarını bir fal gibi kapatıp
kahkahalara açtığı olmuştu..
kendine kayıtsız kaldığı günlerin
çığlık çığlığa doğumlarında..
sustuğu olmuştu..
ben & sen
küçüktü 'sen'den
küçülürdü isteyerek
gördüğü çoğalarak
büyürdü
gizleyerek derdini
sardığı sen olurdu
'ben' küçülürdü
'sen' büyürken
yürüyen bir
'can' olurdu
vererek çoğalttığı
bir 'ben'
çok 'sen ' olurdu...
küçülürdü isteyerek
gördüğü çoğalarak
büyürdü
gizleyerek derdini
sardığı sen olurdu
'ben' küçülürdü
'sen' büyürken
yürüyen bir
'can' olurdu
vererek çoğalttığı
bir 'ben'
çok 'sen ' olurdu...
yumak
Bir suclu listesi olustur kendine
Başına gelenlere senden başka kimler suçlu?
Biliyorsun sabitledin fikirlerini
Ve yumak yaptın kendi bedenine
Zihnini….
Başına gelenlere senden başka kimler suçlu?
Biliyorsun sabitledin fikirlerini
Ve yumak yaptın kendi bedenine
Zihnini….
24 Ocak 2010 Pazar
ses
Dünyaya sahip olmak isteyenlerin arasında
Konuşan neydi?
Kimseyi duymayan sesler maddeleşirdi
orada
yürek sessizleşirdi
Bekliyor muydu?
Bulacağını bilmediği şeyi
Hiç sormamıştı kendine
Kendini bıraktığı yerde unutmuştu
Katılıp döngülere eritmişti özünü
Bütün’ler ayırdı onu parçalara
Yokluk ıslık çalıyordu gelmek isteyenlere
Varoluşun sonunda
Belirsiz silueti çağırırken
Bozuk bir aynadan
Dünyanın görünmeyeni yansıyordu
O bir öz olmaktan kopup gelirken buralara
Duyamıyordu ardından ona yetişemeyen sesleri
Varlığını hiç bilmediği bir ses
Çekti onu kendine
Bildiklerini anlatıyordu bilmediği şekilde
var edivermişti onda kendini
tek duyduğu ve dinlediği o sesti şimdi
Konuşan neydi?
Kimseyi duymayan sesler maddeleşirdi
orada
yürek sessizleşirdi
Bekliyor muydu?
Bulacağını bilmediği şeyi
Hiç sormamıştı kendine
Kendini bıraktığı yerde unutmuştu
Katılıp döngülere eritmişti özünü
Bütün’ler ayırdı onu parçalara
Yokluk ıslık çalıyordu gelmek isteyenlere
Varoluşun sonunda
Belirsiz silueti çağırırken
Bozuk bir aynadan
Dünyanın görünmeyeni yansıyordu
O bir öz olmaktan kopup gelirken buralara
Duyamıyordu ardından ona yetişemeyen sesleri
Varlığını hiç bilmediği bir ses
Çekti onu kendine
Bildiklerini anlatıyordu bilmediği şekilde
var edivermişti onda kendini
tek duyduğu ve dinlediği o sesti şimdi
15 Ocak 2010 Cuma
kanatlanan
Ufuğa çizgi çizenler vardı
Bir de o çizilenleri silenler
Silerlerdi
De var ederlerdi umudu
Ufukta
Güneş doğana kadar
Bir kuş beklerdi
Kanatlarını çırpmadan
Güneş bunu bilmezdi
Bilmezdi de gelirdi
Vakti gelince
Kuş güneşin ilk ışıklarında
Çırpardı kanatlarını
Işık hızı gözlerinden dünyaya yansırdı
Kuş dünyayı farklı mı görmeğe başlardı şimdi
Yoksa ışıkta farklılaşır mıydı dünya
Güneşin ışıkları kuşun tüylerini ısıtırdı
Zamanı gelmiş bir tüy düşerdi kuşun kanadından
Güneş kuşu ısıttığını bilmezdi
Bilmezdi de ısıtırdı
Anlatılmayan masallardan birinde
Ufuk çizgilerini silenler vardı
Güneş doğana kadar bir kuş beklerdi orada
Kanatlarını çırpmazdı
Çıplak ayaklı bir çocuk
Ufka kadar koşabileceklerini söylerdi
Ayaklarına
Umutları ayaklarını taşırdı
Çocuğun yumuşak ayakları
Taşları ve çimenleri okşardı
Zamanı gelmiş bir tüy düşerdi kuşun kanatlarından
Ve çocuğun ayakları kanatlanırdı ..
Bir de o çizilenleri silenler
Silerlerdi
De var ederlerdi umudu
Ufukta
Güneş doğana kadar
Bir kuş beklerdi
Kanatlarını çırpmadan
Güneş bunu bilmezdi
Bilmezdi de gelirdi
Vakti gelince
Kuş güneşin ilk ışıklarında
Çırpardı kanatlarını
Işık hızı gözlerinden dünyaya yansırdı
Kuş dünyayı farklı mı görmeğe başlardı şimdi
Yoksa ışıkta farklılaşır mıydı dünya
Güneşin ışıkları kuşun tüylerini ısıtırdı
Zamanı gelmiş bir tüy düşerdi kuşun kanadından
Güneş kuşu ısıttığını bilmezdi
Bilmezdi de ısıtırdı
Anlatılmayan masallardan birinde
Ufuk çizgilerini silenler vardı
Güneş doğana kadar bir kuş beklerdi orada
Kanatlarını çırpmazdı
Çıplak ayaklı bir çocuk
Ufka kadar koşabileceklerini söylerdi
Ayaklarına
Umutları ayaklarını taşırdı
Çocuğun yumuşak ayakları
Taşları ve çimenleri okşardı
Zamanı gelmiş bir tüy düşerdi kuşun kanatlarından
Ve çocuğun ayakları kanatlanırdı ..
uğur böceği ve zaman
Bir uğur böceğinin kanatları hareketlendi şimdi
‘uç uç böceğim’ şarkılarıydı söylenen
Konduğu parmakta gezinirken
Aradığı izlerdi
Geçmişten geleceğe
Başkalaşmıştı
Küçük bir nasır ısıttı böceği
Hikayesini sordu
‘Zaman’ dedi nasır
Uğur böceğinin kanatlarında
Anlaşılmazdı zaman
Bir kanat çırpışı kadardı
Yaşam
‘uç uç böceğim’ şarkılarıydı söylenen
Konduğu parmakta gezinirken
Aradığı izlerdi
Geçmişten geleceğe
Başkalaşmıştı
Küçük bir nasır ısıttı böceği
Hikayesini sordu
‘Zaman’ dedi nasır
Uğur böceğinin kanatlarında
Anlaşılmazdı zaman
Bir kanat çırpışı kadardı
Yaşam
13 Ocak 2010 Çarşamba
vazgecilebilen
Susmak
İçinden konuşmaktı biraz da
Elleri tutuşurdu
Buz tutardı avuçlarında
Yalnız yürürken
Saklanırdı kendine
Vazgeçilebilen
Vazgeçilebilen olurdu
Sustuğunda
Ayak sesleri
Kalbinden duyulurdu
Yağmura yakalanırdı
Düşündükleri
Islandıkça ağırlaşırdı
Elleri tutuşurdu
Buz tutardı avuçlarında
Da soğutamazdı
Susmak
İçinden konuşmaktı biraz da
İçinden konuşmaktı biraz da
Elleri tutuşurdu
Buz tutardı avuçlarında
Yalnız yürürken
Saklanırdı kendine
Vazgeçilebilen
Vazgeçilebilen olurdu
Sustuğunda
Ayak sesleri
Kalbinden duyulurdu
Yağmura yakalanırdı
Düşündükleri
Islandıkça ağırlaşırdı
Elleri tutuşurdu
Buz tutardı avuçlarında
Da soğutamazdı
Susmak
İçinden konuşmaktı biraz da
10 Ocak 2010 Pazar
çiçeklere...
Çiçeklere…
Kaldırdı başını göklere
Bu bir yakarış değil
Başkaldırıştı
Yoksa kirli ellerden korkulmazdı
Umutlandığı yerlerde
Açan çiçeklerle kucaklaştı
Kanıyordu bazıları
Bazıları yaralıydı
Korkusuzca akıttıkları özlerinde
Bitmeyen bir sevgi vardı
Türleri farklıydı çiçeklerin
Özleri tekti
Çiçekler de kaldırdı başlarını
Bu bir başkaldırış değil
Vicdandı
Elele tutuşmak için
Yaprakları uzatma zamanıydı
Kaldırdı başını göklere
Bu bir yakarış değil
Başkaldırıştı
Yoksa kirli ellerden korkulmazdı
Umutlandığı yerlerde
Açan çiçeklerle kucaklaştı
Kanıyordu bazıları
Bazıları yaralıydı
Korkusuzca akıttıkları özlerinde
Bitmeyen bir sevgi vardı
Türleri farklıydı çiçeklerin
Özleri tekti
Çiçekler de kaldırdı başlarını
Bu bir başkaldırış değil
Vicdandı
Elele tutuşmak için
Yaprakları uzatma zamanıydı
8 Ocak 2010 Cuma
kendine Tanrı secenler
Kendine Tanrı seçenler
Yaşar bu kentte
Hayalsiz bir gemide bekler Tanrı figurleri
Korkular denizinde ilerler
Bir ileri bir geri
Düşünmek yok
Her şeyin sebebi hazır
Sığındığın bu gemi
Ve kendin için yarattığın Tanrı figurleri
Rahatlatırken seni
Beyninde başlayan uyuşma
Ve kamaşma gözlerindeki
Seni sana kapatırken
Bastırır ve suçlarsın
Kapandığın yerden sana seslenen içsesini
Aramazsın artık
Rahatladığın kentin yokuşu
Durur öylece el değmeden
Gerek duymadığın seslerden
Rahatsızdır kulakların
Kaparsın
Hayalsiz gemiye artık hayal atamazsın
Yaşar bu kentte
Hayalsiz bir gemide bekler Tanrı figurleri
Korkular denizinde ilerler
Bir ileri bir geri
Düşünmek yok
Her şeyin sebebi hazır
Sığındığın bu gemi
Ve kendin için yarattığın Tanrı figurleri
Rahatlatırken seni
Beyninde başlayan uyuşma
Ve kamaşma gözlerindeki
Seni sana kapatırken
Bastırır ve suçlarsın
Kapandığın yerden sana seslenen içsesini
Aramazsın artık
Rahatladığın kentin yokuşu
Durur öylece el değmeden
Gerek duymadığın seslerden
Rahatsızdır kulakların
Kaparsın
Hayalsiz gemiye artık hayal atamazsın
7 Ocak 2010 Perşembe
durdurdu
DURDURDU
Durdurdu içinden geçenleri
Bir öğleden sonra
Açık bir gökyüzünde
Kayan bir yıldızı
Hiç kimse görmedi
Duranlar
Gidenleri görürdü de
Gidenler duranları
Fark eder miydi ?
Lhasa için …
Durdurdu içinden geçenleri
Bir öğleden sonra
Açık bir gökyüzünde
Kayan bir yıldızı
Hiç kimse görmedi
Duranlar
Gidenleri görürdü de
Gidenler duranları
Fark eder miydi ?
Lhasa için …
6 Ocak 2010 Çarşamba
Egitimde Kast Sistemi
EĞİTİMDE KAST SİSTEMİ
Caliskan bir cocuksaniz , bir de dogustan bir bilinclilik sansina sahip olduysaniz, ailenizin sartlari ne olursa olsun gelecege dair bir guven tasiyabilirdiniz icinizde. Okuyarak biryerlere gelebileceginize inanirdiniz , koyunuzdeki okuldan aldiginiz egitimle , gireceginiz MEB sinavinda umidiniz daha fazla olurdu..
Hala sartlarini zorlayan ve bunu basaran cocuklar var, ancak bu cocuklar gercekten bir mucize yaratiyorlar ve ustun zekalarindan dolayi bunu basariyorlar.. Yoksa ortalama bir cocuk , sadece calisarak ve simdiki okul sisteminde sinif sayisi cok , ogretmeni az bir ortamda bu sansini bastan kaybetmek uzere basliyor okul hayatina...
Bugun ekonomik duzeyi iyi durumda ailelerin cocuklari ise, ozel caba ve imkanlarla , bu firsati hazir olarak elde ederken , Turkiye’nin ucra bir kosesindeki bir cocuk buyuyene kadar kafasinda buyutecegi sorularla yasiyor.. belki de bilmiyor bile, rekabetin ne buyuk , ucurumun ne kadar fazla oldugunu..
Maddi olanaklariniz varsa, ‘tıp’ bile okuyabileceginiz bir ülkede bugün , olanaksızlıkların icinden geliyorsaniz , o olanaksizliklari degistirme ve duzeltme sansiniz giderek azaliyor ve ‘sosyal fark’ giderek buyuyor.
Eger bir toplumda , o toplumun egitim kurumlari her cocuga esit bilgi ve egitim imkani sunmuyorsa , bu o toplumda gizli bir kast sistemi yapilanmasi oldugunu gosterir ve bunun olusturdugu kisirdongude , kast siteminde alt sinifta birakilanlarin ofkesi , cigligi , umutsuzlugu giderek artar. Gorunen o ki kast sisteminin tepelerindekiler hallerinden memnun ve bunun degismesi islerine gelmiyor , vicdanlari da en ufak bir soru isareti barindirmiyor .. Insanlari otekilestirip , gelismisligin disina itip , sonra ‘oteki’diye nitelendirmek ve ‘oteki’ birakildiklari icin o insanlari suclamak.. hangi gelismisliktir sormak istiyorum ?
Caliskan bir cocuksaniz , bir de dogustan bir bilinclilik sansina sahip olduysaniz, ailenizin sartlari ne olursa olsun gelecege dair bir guven tasiyabilirdiniz icinizde. Okuyarak biryerlere gelebileceginize inanirdiniz , koyunuzdeki okuldan aldiginiz egitimle , gireceginiz MEB sinavinda umidiniz daha fazla olurdu..
Hala sartlarini zorlayan ve bunu basaran cocuklar var, ancak bu cocuklar gercekten bir mucize yaratiyorlar ve ustun zekalarindan dolayi bunu basariyorlar.. Yoksa ortalama bir cocuk , sadece calisarak ve simdiki okul sisteminde sinif sayisi cok , ogretmeni az bir ortamda bu sansini bastan kaybetmek uzere basliyor okul hayatina...
Bugun ekonomik duzeyi iyi durumda ailelerin cocuklari ise, ozel caba ve imkanlarla , bu firsati hazir olarak elde ederken , Turkiye’nin ucra bir kosesindeki bir cocuk buyuyene kadar kafasinda buyutecegi sorularla yasiyor.. belki de bilmiyor bile, rekabetin ne buyuk , ucurumun ne kadar fazla oldugunu..
Maddi olanaklariniz varsa, ‘tıp’ bile okuyabileceginiz bir ülkede bugün , olanaksızlıkların icinden geliyorsaniz , o olanaksizliklari degistirme ve duzeltme sansiniz giderek azaliyor ve ‘sosyal fark’ giderek buyuyor.
Eger bir toplumda , o toplumun egitim kurumlari her cocuga esit bilgi ve egitim imkani sunmuyorsa , bu o toplumda gizli bir kast sistemi yapilanmasi oldugunu gosterir ve bunun olusturdugu kisirdongude , kast siteminde alt sinifta birakilanlarin ofkesi , cigligi , umutsuzlugu giderek artar. Gorunen o ki kast sisteminin tepelerindekiler hallerinden memnun ve bunun degismesi islerine gelmiyor , vicdanlari da en ufak bir soru isareti barindirmiyor .. Insanlari otekilestirip , gelismisligin disina itip , sonra ‘oteki’diye nitelendirmek ve ‘oteki’ birakildiklari icin o insanlari suclamak.. hangi gelismisliktir sormak istiyorum ?
3 Ocak 2010 Pazar
vazgeçenlerle kazanma tutkunları
vazgeçmişlerle kazanmak için herşeyi yapanların öyküsüydü
her gün yeniden yazılan..
vazgeçmişlerin kapattığı defter
kazanma tutkunlarının rüzarında açardı yapraklarını
umursamadan..
vazgeçenler bilirler de ondan mı geçerlerdi
gücün getireceklerinden ?
defter yazmaya başlardı
kazanma tutsaklarının kaybedişlerini
kendilerini
ki onların kalpleri vazgeçmişti
ellerinden..
acıyı sattıkları yerde
tutsak yaşardı onlar
orada kazandıklarını sandıkları yerde
bir sandık açılırdı
içinden saçılandan insanlık utanırdı
sandıktan uzaklarda
yalnız vazgeçmişler
yalnız onlar
vardı ve toprak kokan elleri
güneş yanığı yüzlerinde
insanlığı
saklarlardı
arayanlar için..
her gün yeniden yazılan..
vazgeçmişlerin kapattığı defter
kazanma tutkunlarının rüzarında açardı yapraklarını
umursamadan..
vazgeçenler bilirler de ondan mı geçerlerdi
gücün getireceklerinden ?
defter yazmaya başlardı
kazanma tutsaklarının kaybedişlerini
kendilerini
ki onların kalpleri vazgeçmişti
ellerinden..
acıyı sattıkları yerde
tutsak yaşardı onlar
orada kazandıklarını sandıkları yerde
bir sandık açılırdı
içinden saçılandan insanlık utanırdı
sandıktan uzaklarda
yalnız vazgeçmişler
yalnız onlar
vardı ve toprak kokan elleri
güneş yanığı yüzlerinde
insanlığı
saklarlardı
arayanlar için..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)